Sözcüklerim esas duruşta sivil Hâkim abi esastan küsülmek üzere Şiire yaslanmışım onu görüşecek Bulutlara üflemişim uzakları…
deniz bitti ipi eskitti mermer gösterişli cesetler bıraktı geride zihni körelmiş tohumlar dilimde tercümeye muhtaç sözcükler
Yeşil bir kadın gördüm Gözleri cam kenarı Koridor koridor kovaladım renklerini Tuvalim yok aklımı bulutlara sürdüm…
savrulduğumuz şarampol yukarılarda bir yerde olmalı, işte parlıyor orada yırtık bariyerler yoldan çıktı bu birliktelik
bu şehri kapımın önüne kim bıraktı yine? jartiyer, sigara, çiklet ve ağdalı küfürler kalmamış güzelliği pejmürde…
İşlenmemiş suçlara dönüşür Tam da bu kar aydınlığında Camların gerçeğini Perdeler anlamaz
... Ihlamur kokulu dar sokaklar Bitiyordu kıyısında denizin Sen hep düşümde
... camlarımda rüzgâr, içim pür neşe uçarcasına yokuşlardan ovalara: pat-a pata pat-a pata pat-a pata…
Durgun su yalnızlığı Birikmiş günlerden akamadığım Çatlayan dudaklarında toprağın Dara çekilmişim
yoruldum içimdeki çocuğun sesini dinlemekten bedenim pişmanlıkların yuvası kalbi durmuş olmalı yavru kaplumbağanın